DAİŞ Türk devletinin eline barbarlık yarışında su dökemez. Demokrasi insan hakları Suriye
halklarının bütünlüğü, Filistin’nin çocukları diye avaz avaz bağıran Türk devletinin nasıl olduğunu
bilmek isteyen varsa haberlerine baksın. Gündemden düşmeyen hak ihlalleri, insanlık onurunu hiçe
sayan işkenceler, kendi hukukunu çiğneyen bir hukuk ve her gün kızına tecavüz eden baba,
baldızına saldıran enişte, dokuz yaşındaki öğrencisini taciz eden öğretmen, dini öğreten tecavüzcü
imamlar, 82 yaşında köpeğe tecavüz eden yaşlı, eşini öldüren koca, kanal kanal dolaşıp karı koca
arayan modern ibne ve orospular, kısacası sapık ve tecavüzcüler ordusudur Efrine saldıranlar.
Türkiyenin Suriye halkı diye naralar attığı günlerde ülkesinden mülteci olup Türkiye’ye sığınan
hamile bir kadını çocuklarıyla birlikte önce tecavüz eden, sonrada öldüren bir ülkedir Türkiye.
Şimdide kendi topraklarını DAİŞ zulmünden koruyan halka, özgürlük götüreceği bahanesiyle
saldırmaktadır.
Natonun ikinci büyük ordusu Efrine saldırıyor demek yanılgılı olacaktır. Ortada savaşan bir ordu
yokki ordu diyebilelim. Ahlaktan yoksun yetişen çocuklar hangi vatan için savaşabileceklerdir. Bu
yüzden muazzam bir teknik donanımla havadan ve karadan bombalayan bir ordu demek
gerçekliğe ve tarihe doğru temelde bir bilgi olacaktır. Hakkını da vermekte fayda var Türk devleti
düşman olmanın tüm sınırlarını zorlayarak gerçekten Kürt halkına düşmanlık yapıyor. DAİŞ ten
beterini önce Cizre’de kürt gençlerini yakarak yaptılar. Erdoğan’nın 2006 martında kadında olsa
çocukta olsa gereken neyse yapılacaktır dediği kuzey Kürdistan halkına ne reva görmüşse aynısını
Efrin halkınada reva gördü. Zaten düşmanın belleğinde Kürt’ün rengi, cinsiyeti, yaşı önemli değildir.
Silahlıysa teröristtir. Çocuksa büyüyünce terörist olacaktır. Yaşı yirmiyi geçmişse tehlikelidir. Sivilse
savaşçıları besleyecektir. Kadınsa terörist doğuracaktır. Geriye kalan Erdoğanın Kürt kardeşleri bir
parça ekmek için aman dileyen, hayvan kertesinde sadece karnı doysun diye yaşatılan, amaçsız,
hedefsiz, toplumun örf ve adetlerinden, ulusal, toplumsal bilinçten, ahlak ilkelerinden arınan,
kendini paraya eşya gibi satmış Metiner ve Miroğlu gibi Kürtler midir. Kısacası kürt olmanın yegane
hakkı ölümdür. Bundan sonra Kürtler kardeşlik safsatasına kanmayacaklardır.
Havadan jetler, Siha, İha, insansız hava araçlarıyla, karadan obüs, havan, tank, katyuşa, füze ve
daha gelişmiş bütün teknik imkanlarla Efrin halkını bombalayıp kobraların ölüm kusan namluları
altında ilerlemeye çalışıyor. Kürtlerin onurunu, şerefini Önder Apo’nun felsefesini temsil eden Efrin
halkıda kırk altı gündür direniyor. Duygulanmamak elde değil dört bir yanı ölüm mangaları sarmış
ilçelerine akın ederek, genci yaşlısı kadını erkeği ve çocuklarıyla obüsler uçakların vuruşları altında
halay çeken Efrin halkı, kapitalizmin vahşice saldırıları altında bin parçaya bölünmüş insanlığın
toplanması için büyük umud ve inanc aşılamaktadır. Türk devletinin vahşetini görüp onları insanlığa
davet edecek yerde birleşmiş milletlerin “savaşçılar sivillerin Efrin’den çıkmasını engelliyorlar”
demesi alçakça bir tutumdur. Orada sivil varsa kimdir havadan mı inmişlerdir. Elbetteki bahsettikleri
Efrin halkıdır. Orada Efrin nin asıl yerlileri vardır Türk ordusu neden saldırıyor diyeceğine Aynen
Türk devletinin yapmak istediklerini başka bir biçimde dillendiriyor. Zaten TSK anında kendi
sitelerinde BM nin bu yorumunu paylaştı. BM türk devletiyle kol kola farklı bir dille aynı
sömürgeciliği uygulamak için tarihte hakkettiği yeri almıştır. Yüz yıllar boyunca halklar insanlık şunu
netçe gördü devletlerin şerefi namusu ideolojisi yoktur çıkarları vardır. Kapitalist modernite
insanların insanlığın düşmanıdır. Zira satmadığı satamadığı temel insanı değerleri yararsız saymış
ve para getirisi olmayan tüm değerlerin ortadan yok olmasına ya sessiz kalınarak katılmış yada
bizzat içerisinde yer alarak DAİŞ vari kapkara yüzlerini açığa çıkartmışlardır. Tarih şunu mutlaka
yazacaktır. yüz yılların devletleri DAİŞ faşizm ve katliamlarından titrerken, Kürtler tüm varlıklarıyla
insanlığın kurtuluşunu gerçekleştirecek direnişle hiç çekinmeden insanlık değerleri için en güzel
evlatlarını, evlilik çağındaki genç kadın ve erkeklerini feda etmiştir ama onlar kürt halkını yalnız
bırakmıştır. Kürtler ve Tarih bunu asla unutmayacaktır.
Kırk yıldır kesintisiz süren bir direniş sonucu Kürtler ölüm döşeğinden kalkarak anlamlı amaçlı
büyük hedefler uğruna yaşamayı öğrenerek direndiler. Kırk yıllık mücadelenin meyvesidir Rojava
devrimi. Dört parça Kürdistandan Kürt halkı çocuklarını devrime vererek özgür yaşam uğruna
fedakarlıklar göstermişlerdir. Efrin halkı şimdi başta Rojava Amed Meriwan Hewler için dört parça
kürdistan demokratik ortadoğu ve insanlık için direndiğinin farkındadır. Bu anlamda güneyde
Rojhılat’ta ve Rojava’da gelişen serhıldan süreci önemli olsada üç milyonluk nüfusuyla evlatlarını
dört parça kürdistana gönderen rojava halkına sahip çıkmak ve başarıya götürmek büyük bir
direnişe öncülük edecek olan yirmi milyonu aşmış kuzey Kürdistan halkıdır. Herkes bilmeliki Efrin
düşerse kimse Amed’te kürdçe konuşamayacaktır. İstanbul’da insanlar kürdüm diyemeyecektir.
Efrin’den sonra sıra Kürdistan sokaklarına gelecek ve insanlar on iki eylül gibi sokaklar kapatılıp
her kesimden insanlar zindanlara doldurulacaktır. Kürdistan zindanlara dönüşecek ve katliamlar kat
be kat artacaktır. Cire sur Nusaybin’e milyonlar sahip çıksaydı Düşman Efrine saldıramayacaktı. Bu
tarihi bilinçle kuzey Kürdistan halkı görev ve sorumluluklarını yerine getirerek onurlu mücadelenin
zaferini taçlandıracaktır.
Bu süreçte sessiz kalmak Türk devletinin kürt katliamına ortak olmaktır. Hiç kimse bunun vicdani
siyasi ve ahlaki hesabını veremeyeceği kadar ağır bir yüktür. Hiç kimse af edilmeyecek ve asla
hesapsız kalmayacak olan bu katliama bizzat katılarak ortak olmamalıdır. Köy korucuları zere
kadar şerefli ve onurları varsa düşmanın silahını suratına çarpmalıdır. Hiç olmazsa hayatlarında bir
kezde olsa kendi çıkarları değilde insanlığın kürt halkının onurunu düşünen bir tavır içine girerek
düşman karşısında bir duruş göstermeleri gerekir.
Özellikle bu süreçte hiç bir kürt genci sömürgeci türk devletinin silahını almamalıdır. O silahı
alıyorsada her gün aldığı silahı düşmana karşı kullanmalıdır. Her kürt genci unutmamalıdırki şu an
şu saate türk devleti sırf kürt oldukları için analarımızı kardeşlerimizi çocuklarımızı ve yaşlılarımızı
bombalamaktadır. Bu nedenle silah alınmamalı alındığı takdirdede militan sorumlulukla o namlu
düşmana çevirilerek her gün Efrin’in intikamını alan ve orduyu darmadağın eden eylemler
yapılmalıdır. Yine metropollerde yaşayan Kürtlerin savaşa destek veren tüm kurum kuruluşları
hedef alarak yakmaları günde yüzlerce faşit ve akp yanlısı insanların arabaları dükkanları iş
yerlerini yakmalıdır. Efrin saldırısı uluslar arası komployu sonuçlandırma hamlesidir kürt halkı
yediden yetmişe türkiyeyi savaş alanına çevirerek Önder Apo’nun idamını nasıl durdurmuşsa aynı
ruhla Efrin saldırısını kırarak özgür günlerin kapısını ardına kadar açacaktır. Gerisi örgütlenme ve
inşa süreci olacaktır. Gün; ya özgür var olmak için ölümü göze alan yaşam yada kölece sinerek
bitip tükenme günüdür. unutmayalımki bizim bizden başka dostumuz yoldaşımız yoktur.
Xeyri Garzan